Mason locaları niye kapatılmıyor?

Mason localarının dış kaynaklı bir şer örgütü olduğunu 7'den 70'e hemen herkesin bildiği ülkemizde, devletin bilmemesi mümkün değildir.

Mason locaları niye kapatılmıyor?

Bir çok belgeler ışığında, bu şer örgütün Atatürk tarafından kapatıldığı bilindiği halde, özellikle AKP döneminde çok faal olan bu Mason Locaları'nın iktidarla yakın ilişkisi mi var sorusu akla geliyor. Özellikle son 16 yıl zarfında (AKP iktidarlarında) baş göstereren ATATÜRK DÜŞMANLIĞI'nın başlıca sebebi; AKP'nin Mason Locaları tarafından desteklenmesi mi? İşte bu sorular hayli insanımızın kafasını kurcalıyor. Şimdi gelin hepbirlikte Atatürk zamanında bu şer örgütler nasıl kapatıldı, o günleri aynı heyecanla beraber yaşayalım: 

* * *

Buraya eski Van mebusu ve vatanın sevilmiş asil evlâdı muhterem İbrahim Arvas’ın 1964 tarihinde Ankarada Yargıçoğlu matbaasında bastırmış olduğu «Tarihî Hakikatler» isimli kıymetli eserinin 68 inci sahifesinden bazı parçaları aynen alı­yorum. Hakikaten tarihî kıymeti büyük olan bu satırlar son derece dikkat ve ibrete şayandır ve salahiyetli bir kalemden çıkmıştır :

«Hatıratım sona yaklaşırken memleketimizde locaları bu­lunan Masonlardan biraz bahs etmek isterim. Masonlarm İs­tanbul, İzmir, Adana ve Ankara'da bir çok locaları vardır. Mus­tafa Kemal Paşa'nın sevmediği iki zümre vardı. Birincisi DÖN­MELER; İkincisi de MASON’lardı.

Bir gün eski adliye vekili Mahmud Esat Bozkurd’u çağırdı, kendisine Masonların taksimat, teşkilât ve ahvalini bildirir bir kitab verdi. Bunu güzelce mütalâa et, bir takrirle Halk Partisi Gurup Başkanlığına ver, gurupta bunlara şiddetli bir hücum yap ve gurupça kapanması­na delâlet et. Şeninde bu işde büyük şeref payın olacaktır de­di. Gurup günü Mahmud Esat Bozkurt riyaset makamına bir takrir verdi ve takririnin okunmasını reisten rica etti. Kâtip takriri okudu. Gurup dinledi. Hülâsası şöyle idi :

Bizim Eba ancet gelen atalarımızın mensubu bulunduğu tarikatleri kapattık, Masonluk ta kökü dışarda bir Yahudi tari­katından başka bir şey değildir, memleketimizde bunun ne işi vardır. Bunu da Gurup karariyle kapatalım. Ve söz istedi, kür­süye gelerek takririni gayet veciz olarak izah etti. Meclisteki Masonları bir telâşdır aldı. Hele sözcüleri Şükrü Kaya’yı görse idiniz, başından süt dökülmüş kediye benziyordu. Meşhur hatib Mahmut Esat beye söz yetiştirebilir mi idi. Şükrü Kaya Mason­luğun bir hayır (!) müessesesi olduğunu kürsüden söylediği za­man gurubun hemen bütün azâsı yüzüne haykırdılar. Hayır eserleri dediğiniz nedir, birisini gösterebilir misiniz? Yalan söy­lüyorsun, in aşağı dediler. Mahmut Esat ise MASONLUK kökü dışarda, gizli, memleket ve millet için muzur bir tarikat oldu­ğunu ve her yerde umumi reisleri yani meşrik-i azâmlarının YA­HUDİ olduklarını bir çok vesikalarla ispat etti. Şükrü Kaya, Kâzım Özalp, Mazhar Germen son çareyi Kâtib-i umumî Recep Peker’e iltica etmekte buldular. Ve salonda oturan Recep Peker’in etrafını alarak yalvarmağa başladılar. Guruptaki hava çok elektrikli idi. Heyecan son haddini bulmuş her tarafta KAPATALIM sesleri yükseliyordu. O esnada Re­cep Peker söz istedi ve kürsüye gelerek : Arkadaşlar, çok mü­him bir işin üstündeyiz, müsaade buyurun, bu işi bir defa da devlet reisine götürelim, onun da reyini alalım, gelecek hafta bugün tekrar huzurunuza getireceğim dedi. Bu söz gurubun tasvibine mazhar oldu ve mesele gelecek haftaya kaldı. Bir haf­ta sonra olsun, biz her halde bütün locaları kapatırız dediler. Ertesi hafta Recep Peker geldi ve kürsüye çıkarak şu müjdeyi verdi :

Arkadaşlar; bugünden itibaren Türkiyede Masonluk kalmamıştır ve bütün localar kapanmıştır... Salonda bir kıya­mettir koptu, alkışlar, bağırmalar ve kahrolsun YAHUDİ UŞALARI sesleri tavanları çınlatıyordu. Şükrü Kaya ile arka­daşları ortadan sırra kadem basmışlardı. Gurup dağıldıktan sonra doktor Mim Kemal’i öne katarak meclisteki Masonlar top­lu olarak Reisicumhura gitmişlerdi. Mim Kemal, Reisicumhura hitaben :

- Efendim biz zaten maiyet-i devletinizdeyiz, fakat siz meşrik-i âzamimiz olursanız biz pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız demiş. Reisicumhur, «Peki bir şey soracağım, bana cevap veriniz de sonra... Siz Avrupada hangi locaya bağlısınız ve metbuunuzun ismi nedir?

- Biz Cenova’ya tabiiz ve reisimiz de BARCA MİŞON Ce­naplarıdır demişler. Bunun üzerine küplere binen Mustafa Ke­mal Paşa onlara hitaben :

«Haydi defolun buradan, Cehennem olun gidin, Yahudi uşakları! Benim milletim bana kahraman sıfatını verdi, ben si­zin gibi bir çıfıt Yahudiye uşak mı olacağım? Bu gece sabaha kadar Türkiyedeki bütün localarınızı kapatmadığınız takdirde yarın teşkil edeceğim divan-ı harbi örfiye hepinizi verir ve as­tırırım, haydi defolun karşımdan diyerek onları kovmuş, onlar da yıldırım telgraf ve telefonlarla vaziyeti İstanbul, İzmir ve Adanaya bildirdiler ve sabah olmadan hepsinin kapanma ka­rarlarını getirip henüz sofrasından kalkmayan reisicumhura verdiler ve derin bir nefes aldılar. Reisicumhur Mustafa Ke­mal Paşa bu suretle bütün MASON localarım kapattı. İsmet Paşanın reisicumhurluğu sırasmda kanun-u mahsusla localar kapanmadı diye Masonların müracaatı üzerine tekrar localar açılıp faaliyete başladılar. Ve 1952 de ise Atatürk’cü geçinen ve onunla iftihar eden Celâl Bayar da, Ahmet Gürkan’ııı teklif ettiği ve Masonlaruı localarını kapatmak istediği kanun tekli- t ini red ederek bu suretle localarını kanunla perkiştirdi. Tabiî bu ameliyeyi Meclis yaptı, fakat bu müzakerelerin devam etti­ği üç celse zarfında Celâl Bayar reisicumhur locasına gele­rek (1) kanunun müzakerelerini sonuna kadar takip etmiştir.

Ve bu iş için nüfuzunu tamamiyle istimal etmiştir. Binae­naleyh Atatürk’ün bütün celâdetiyle kapattırdığı MASON lo­calarını Celâl Bayar nüfuzunu istimal ederek ve samimî arka­daşlarını teşvik ederek Ahmet Gürkan’ın teklifini reddetmiş ve Masonların localarını perkiştirmiştir.

Kaynak: TÜRK OĞLU DÜŞMANINI TANI, C.R.A. Bknz: Sayfa: 60,61,62,63 

Güncelleme Tarihi: 05 Ekim 2018, 05:49
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER