GENERAL FRANKO

Farmasonlar ve Komünistler tarafından tertip edilen ve 800.000 cana mal olan İspanya iç harplerinin muzaffer Baş­kumandanı

GENERAL FRANKO
Farmasonlar ve Komünistler tarafından tertip edilen ve 800.000 cana mal olan İspanya iç harplerinin muzaffer Başkumandanı ve günümüzün baş milliyetçilerinden biri olan İspanya hükümet reisi General Franko son asrın en büyük faciası olan İspanya dahilî harplerinin, bir komünist eseri olduğunu Fransızca «Revue Üniverselle» gazetesinde çıkan bir yazı ile dünyaya açıklamıştır. Bu kahraman diyor ki :
«Biz, iç harp patlamadan evvel vaziyetin vehametini hissediyorduk. Fakat orduda bulunduğumuz için vazifemiz, İspanyanın haricî düşmanlarına karşı müdafaası idi. Eğer cumhuriyet idaresi bize karşı itimad beslese idi ve kendisi de itimada şayan olsa idi askerlik vazifemizi onun emrinde yapmakta tereddüd etmezdik. Fakat memlekette komünizm hareketleri gittikçe ilerliyor ve İspanya uçuruma doğru sürükleniyordu. Lerrux ile Gil Robles iktidara geçtikten sonra biraz ümitlere kapıldık. Onlar bizden ordu teşkilâtının tanzimini ve tecdidini istediler ve biz buna canla başla sarıldık. Fakat Farmasonlar bu kabineyi düşürünce bizim de ümitlerimiz suya düştü. Ve o zaman bu memleketin Farmasonların elinden kurtulmasının lüzum ve zaruretini anlamış olduk.»

Not : General Franko hâlâ iktidardadır. Onun memleketinde Komünizm kökünden yok edilmiştir. Orada Farmasonlar ve komünistler başkaldıramazlar. Fakat hariçte Farmasonlar fasılasız kendi vatanları aleyhine çalışmışlardır. Bütün dünya milletlerini Franko aleyhine boykota teşvik etm'şlerse de neticede mağlup olmuşlardır. Dünya bükmediği eli öpmeğe mecbur kalmıştır. Farmasonlar Ispanya’da sinmiş bir haldedirler. Kanun ve adalet tepelerindedir. Bunun bir küçük misalini 25 Kasım 1954 tarihli Anadolu ajansından alıyoruz:

«Gayri meşru Farmasonlukla itham edilen onbeş kişi için yapılan mahkeme sonunda maznunlara yirmi seneye kadar hapis cezası istenmiştir.»
*
Yukarda, hep dünya çapında büyük devlet ve idare adamlarının fikirlerini ve beyanatlarım okuduk. Bütün bunların hepsinde ittifakla şu hakikat belirmektedir:
Farmasonlar, yer yüzünün her bucağmda kendi vatanları aleyhine çalışırlar. Bunlar milletlerarası din ve mukaddesat düşmanı, müfsit bir teşkilâtın öncüleri ve cihan ihtilâlinin ileri karakollarıdır. Bu realite yalnız büyük devlet adamlarının kafalarında değil, kitlelerin ve millet yığınlarının şuurlarında da canlanmıştır.
Buraya bir Türk mütefekkirinin de düşüncelerini eklemeyi faydalı bulduk. Muharrir ve müellif Hasim Nâhid Erbil «Milliyetçi Beyannamesi» ismini taşıyan eserinin 271 nci sayfasında şunları yazıyor:
«Beşeriyetin tarihi, Marks'ın sandığı gibi sınıf mücadelesinden ibaret değil; her sınıfın içinde bulunan, tembel, kurnaz, hilekâr, müfrit, haris ve namussuz olanlarla; saf, masum, çalışkan, namuslu insanlar arasındaki kanlı ve kansız mücadeleler tarihidir. Bu mücadelenin mihverini sistemli aşağılık duygusu teşkil eder.
... FARMASON ve insaniyetçi maskesini takınmış olan böyleleri, hakikatte materyalistlerin ajanlarıdır.»
Aynı müellifin, aynı kitabının 286 ncı sayfasında da şu yazılar vardır :
«Gizli cemiyetlerden bir misal verelim :
Cumhuriyet gazetesinin 29 Ocak 1951 tarihli nüshasının birinci sahifesinde «MASON» ların kongrelerinden bahsedilir ken: (Masonluğun, Siyonizm, Komünizm, ve irticaın bir tutulması kongrede tenkit edilmiş) deniliyor. Kongrede Masonlardan biri de :
— Biz İnsanî gayeye doğru yürüyüp hedefimize ulaşmak isteyen kimseleriz — demiş, bir başkası da — Masonluğun İnsanî olduğu kadar da millî — olduğunu ilâve etmiştir.
İki gün sonra aynı gazetenin ikinci sahifesinde- Mason localarının kapanması meselesi başlığı altında şu vardı :
«Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan bir takrir vererek mason locasının kapatılmasını istemiştir. Halbuki Masonluğun kökü dışarda olmadığı gibi, milliyet ve din aleyhtarı da değildir. Bu iddialar, masonluğu bilmiyenlerin vehim ve hülyalarından ileri gelir. Masonluk tamamiyle ilmi, felsefî ve kültürel mahiyette çalışır.» (Yazarın notu: Masonluğun kökü dışarda, tarikat merkezinin İskoçya’da olduğunu bilmeyen çoban bile kalmamıştır.)
Halbuki İlmî felsefî, kültürel kelimelerini yanyana getiren kimse, müdafaa etmek istediği davayı, bu sözleriyle kaybetmiştir. Muammaya benzeyen masonluğu Türk efkârı umumiyesi karşısında tahlil edeceğiz :
a — İlmî vesikalar gösteriyor ki, Mason Cemiyetini Hıram adlında bir Yahudi kurmuştur,
b — Bu cemiyet gizlidir.
c — Ve gizli olduğu için cemiyet âzası, ancak hususî suretlerle birbirini tanırlar.
d — Bu cemiyet yer yüzünün her tarafına dağılmıştır,
e — Cemiyet âzası, birbirini kardeş tanır ve hangi milletten ve dinden olursa olsun birbirlerine yardım etmeğe mec hurdurlar.
f — Bu yardım işine siyasî maksatlar dahi inzimam eder. Cemiyetin bu karakterinden çıkarılan hükümler şunlardır :
1 — Masonların İnsanî dedikleri gaye ferdidir; çünki kardeş dedikleri ve yardıma mecbur oldukları fertler sadece Mason olanlardır. 
2 — Masonların gayesi, «ferdiyetçi» olduğu için «milliyetçi» değildir ve bunun neticesi olarak «insaniyetçi» dahi olamaz. Çünki cidardaki kardeşlik, bütün insanlara değil, yalnız mason zümresine şamildir.
3 — Mason yardımseverliği, başka miPetlerden olan masonlara da şamil olduğu için Türkiyenin masonları meselâ: lîulgar, Moskof, Çin masonlarına da yardım etmeğe mecburdurlar. Ve bundan çıkan objektif neticeler de şudlur :
4 — Türk masonluğunun yalnız kökü değil, dallan dahi ecnebi memleketlerde hattâ Türk düşmanları arasındadır.
5 — Masonlar, siyasî maksatlar takib ettikleri için kardeş sandıklan ecnebi masonlara yapacakları yardım, Türk düşmanlığına hizmet edebilir.
6 — Binlerce yıl önce ortaya çıkmış mason ideolojisinin «ilim» ile hiç bir alâkası yoktur. Çünki mantığa uymuyor. Felsefî olması da kendi aleyhinedir; çünki eski felsefenin bir hezeyan olduğu sabittir. Kültürel olduğu iddiasına gelince:
Bu da bir kelime oyunudur: İlimlerin, güzel sanatların kültürü olabilir; lâkin bunların hiç birisiyle alâkası omayan, clique, yani gizli, hususî cemiyet mahiyetinde olan Masonluğun bir nevi kültür old'uğu iddia edilemez.»
*
Haşim Nahid Beyin eserinden aldığımız bu parçalar Farmasonluğun ilim ışığında tahlilidir. Üstadın bizimle aynı olan mütalâasına şunları ilâve edebiliriz :
«Farmasonluk yer yüzünde yaşayan iki milyar insanı bir avuç siyoniste köle yapmak isteyen bir İbranî teşekkülü, din ve milliyet düşmanı bir cemiyettir. Ve yer yüzünde işlemekte olan geniş teşkilâtlı casusluk ve beynelmilel büyük kaçakçılık organlarının her memlekette yatakları ve ileri karakollarıdır.»
FARMASONLARLA MÜCADELE EDEN KAHRAMANLAR
Kötülüklerini, insanlığı felâket ve sefalete sevk eden metodlannı. tekmil dinler ve mukaddesat aleyhindeki gayretlerini, her yaşadıkları memlekette, o vatan aleyhine çevirdikleri fesat ve entrikalarını bir çok meşhur liderler ve devlet adamlarının ağzından dinlediğim masonlar, eğer tamamiyle başıboş bırakılmış ve her memleketin faziletli, cesaretli, dindar ve milliyetçi insanları bunlardan gelecek tehlikeleri, şeref ve namusları aleyhine savrulacak hayasızca ve namussuzca iftira ve yalanları, korkunç akıbetleri göze alarak, bu karanlıklara ışık tutmamış, bu beynelmilel çetelerle mücadele etmemiş olsalardı, şimdi kürremiz bir İsrail Siyonist müstemlekesi ve insanlar da bu mütecaviz ekaliyetin esiri olacaklardı.
Eğer Farmasonlar tek başlarına kalıp milletlerin mukavemetine maruz kalmasalar, her memlekette bu çete ile savaşan kahramanlar, er meydanına atılmamış olsalardı, onların efendileri dünyaya hâkim olacak... Mescidi Aksâ’nın yerinde yeller esecek ve Siyon kahramanlarının protokolları madde madde tatbik sahasına konacaktı...
Bereket versin ki, adetleri günden güne çoğalan her memleketin temiz vicdanlı, yurdunu, yuvasını seven, milliyetçi ve mukaddesatçı evlâdları şeref, haysiyet ve hayatlarını tehlikeye koyarak milletlerini caniler tarafından sürüklendikleri uçurumların kenarında tutmağa çalışıyorlar.
Bu mücadele eskidir ve şiddetini her gün biraz daha arttırmaktadır. Bu kahramanlar çoktur ve günden güne de çoğalmaktadır.
Bu eser için seçtiğimiz kahramanlardan biri doktor PLOT'dur.
Bu zat Kimya profesörü ve Oxford Üniversitesinin müze müdürü idi. Dindar, milliyetçi ve iyi bir insan olan profesör Plot. Farmasonluğun İngiltere’ye felâket getirdiğini görüyordu. Bunun için İngilteredeki farmason locasına karşı cihad açtı. Bu mücadele o derece şiddetli idi ki, bir mason, profesörün yazılarını okuduktan sonra bu batıl tarikatta bir dakika duramazdı. Bu sebepten ötürü profesör Plot’un bütün yazdığı kitaplar Yahudiler, farmasonlar tarafından gizlice toplattırılıyordu. Kısa bir zamanda bu oyunun farkına varan profesör, eserlerini tanımadığı insanlara vermedi, ve kendi eliyle ehillerine dağıtmaya başladı.
Farmasonlar evvelâ bu zatı elde etmeğe çalıştılar. Bunda muvaffak olamayınca bermutâd kendisini imhaya karar verdiler. Fakat gayretleri boşa gitti. Bugün bile profesör Plot’un eserleri muvaffak olmuş vaziyette ileri milletlerin münevverlerini: ikaz etmekte ve beşeriyete büyük faidesi dokunmaktadır. Bu suretle de milletler, kendilerini uçurumlara sürükleyen bir zümrenin şerrinden ve çevirdikleri entrikalardan korunmaya çalışmaktadırlar...
İngiltere’de, Britiş Muzeum’da «Dr. Plot Katalog» isminde bir katalog vardır ki okunup tetkik edilirse insanın tüyleri ürperir.
Vesikalara dayanan bu kitap, o zamanki masonların şey l anla temas etmek için yollar aradıkları ve tek çare olarak da, tliinyadaki bütün dinlerin yok edildiği zaman «Şeytan» m bizzat ortaya çıkacağına inandıklarını açıkça belirtmektedir. (Yazarın notu: Normal ve aklı başında insanlar bunu okuyunca elbette hayrete düşeceklerdir. Deli saçmalarının bir cemiyetin, hem de dünyaya hükmetmek isleyen bir varlığın ana inançlarından olması bizlerin havsalasına sığmaz. I'akat, haris ve mütereddi yahudi bazı geri kafah insanların böyle saçmalara inandıklarını bildiğinden bu budalaları böyle kabbalistik yalanlarla oltasına çekmektedir.)
Bu muhterem mücahidin neşriyatına göre bazı ahmak masonlar bu martavallara tamamiyle inanmakta, bazıları ise Şeytan» m bizzat kendi ruhları içinde yaşadığını ileri süre t'ek iftihar etmektedirler. Pek tabiî olarak bazı açıkgöz farmasonlar da bu martavallara kulak asmayarak kendi çıkarlarına bakmaktadırlar. Esasen her nasılsa ayakları kayıp bu dolaba düşenlerin ekserisi acı hakikati bizden iyi bilmektedirler. Çünki :
Oyunun tam içindedirler...
*
Devamı: AMERİKA'DA MASON ALEYHTARI FIRTINA
Güncelleme Tarihi: 11 Eylül 2018, 05:32
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER