Al 35 milyar doları; değiştir Anayasa'yı!

Millet İttifakı'nın çözülmesiyle birlikte Cumhur İttifakı, yerel seçimlerde ezici bir zafer kazanmaya hazırlanıyor. Bu çerçevede, AKP ve MHP'nin ortak aday göstereceği illeri tespit etmek için komisyon da kuruldu.

Yerel seçimler dışında AKP iktidarının gündeminde eş zamanlı olarak gelişen üç önemli konu var: Dünya Bankası'nın, Türkiye fonunu 35 milyar Dolara çıkarması, İklim Kanunu ve Yeni Anayasa...

Bu üç konunun da birbiriyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor.

***

Haberi önce Bloomberg Haber Ajansı duyurdu. Dünya Bankası'nın, Türkiye ekonomisinin istikrara kavuşmasına yardımcı olmak amacıyla ülkeye verdiği desteği potansiyel olarak iki katına çıkarmak için görüşmeler yürüttüğü bildirildi.

Ardından Dünya Bankası Türkiye Direktörü Lopez, "Ekonomiyi istikrara kavuşturacak politikaların uygulanmasında Türkiye'ye eşlik etmeye kararlıyız" açıklamasında bulundu. Lopez, “Devam eden 17 milyar dolarlık programımıza ek olarak, üç yıl içinde Dünya Bankası Yönetim Kurulu'na 18 milyar dolarlık yeni operasyonlar hazırlamayı ve sunmayı öngörüyoruz. TCMB'nin uyguladığı para politikasının sıkılaştırılması, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın mali açığı azaltma tedbirlerinin doğru yönde atılan adımlar olduğuna inanıyoruz.” dedi.

Açıklanan yeni orta vadeli program da sıkı para politikası yani kemer sıkma dönemi öngörüyor. Harcamaların kısıtlanması için kredi kartı kullanımına daha önce getirilen kısıtlamalar artırılacak.

Bu arada AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Oliver Varhelyi, Ankara’da “Türkiye'de en zor durumdaki sığınmacılara yönelik sosyal güvenlik ağının oluşturulması için kullanılmak üzere” 781 milyon Euro’luk AB fonu sağlanmasını öngören bir sözleşme imzaladı. Varheyli, bu miktarla birlikte AB'nin 2011'den bu yana sığınmacıların Türkiye'de tutulması için yaptığı yardımların, 10 milyar Euro’nun üzerine çıktığını söyledi.

***

Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde planlanan kurallar, Avrupa Parlamentosu’nda “Avrupa İklim Kanunu” olarak yasallaştırıldı. Ek olarak "Sınırda Karbon Düzenlenmesi tüzüğü" de çıkarıldı ve iklim değişikliğine yol açtığı kabul edilen beş sektörde; alüminyum, demir-çelik, gübre, çimento ve elektrikte karbon emisyonunun düşürülmesi esas alındı.

Tayyip Erdoğan “Önümüzdeki dönemde iklim kanunumuzu Meclisimizden geçirmiş olacağız. 31'inci BM İklim Konferansına ev sahipliğine adaylığımızı da ilan ederek konuya verdiğimiz önemin altını bir kez daha çizdik.” demişti.

TBMM Çevre Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Murat Kurum da "Yüce Meclis'imizin açılmasıyla önümüzdeki 100 yılı şekillendirecek bir çerçeveye sahip olacak İklim Kanunu'nu Çevre Komisyonumuzda görüştükten hemen sonra Meclis'imizin onayına sunacağız." diye açıklama yaptı.

***

Yine Tayyip Erdoğan, Meclis'in açılışıyla birlikte Türk demokrasisini yeni bir anayasaya kavuşturmak için girişimlerini tekrar başlatacaklarını belirterek "85 milyonun tamamının sahipleneceği ve 'İşte benim anayasam' diyerek baş tacı edeceği bir metni, artık milletin takdirine sunmamız gerekiyor." dedi.

Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da, "Bu anayasa askerî cunta anayasasıdır. Bu anayasadan kurtulmanın zamanı gelmiştir. Siyaset kurumunun ve siyasi partilerin bu millete olan bir borcudur, mutlaka bu borçlarını ödemelidirler." dedi.

***

AKP iktidarının ekonomide bir rahatlama sağlayabilmesi için Dünya Bankası'nı harekete geçirenler, herhalde bunu Türkiye'yi çok sevdikleri için yapmayacak! Öncelikle Türkiye'nin yönetim sisteminin değiştirilmesini ve özerk bölgeler kurularak federatif bir yapıya dönüştürülmesini dayatıyorlar. İklim Kanunu da Türkiye'nin sanayileşme hamlesi yapmasını önlemeye yönelik olarak kullanılacak...

Eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Butros Gali, 1996 yılında, İstanbul’daki Habitat toplantısında, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yanındayken, İstanbul'dan "İstanbul Federe Devleti" ve Türkiye'den "Türkiye Federal Cumhuriyeti" diye söz etmişti!

İşte şimdi sıra ona geldi!

Arslan BULUT

YORUM EKLE